İNTERMEZZO

Herşey geçiştir. Herşey geçicidir. Yaşamın melodileri ara nağmeleriyle birbirine bağlanır. Yaşam bazen bağlantılarda gizlidir.

Donnerstag, 6. Februar 2014

Almanak



Kış günleri. İki günde bir, gri bir gökyüzü, gri bir yeryüzü ya da yağmur.

Yok şikayet olsun diye değil. Aslında şikayet edecek bir kış olmadı bu sene. Yani şimdiye kadar
.
Dışarı çıkmayı canınız istemez. Soğuk, ıslak. Evde, ya bilgisayar başında, ya da bir şeyler okumak. Ama hep hareketsiz de olmaz. Ne yaparsınız?

Hmmm. Çalışma odasında dolaplar, çekmeceler yine kapanmaz halde. Aradığınızı bulamıyorsunuz, aramadıklarınız ise devamlı elinize dolaşıyor. Haydi bir cesaret. Kolları sıvayıp girişirsiniz işe. Ve dolabın daha üçüncü rafını ayıklayıp, atılacakları ayırıp, rafta ortaya çıkan ferahlığa sevinmeye başlarken, bir almanak geçer elinize. Liseyi bitirdiğiniz senedeki okul almanağınız.

Donnerstag, 14. März 2013

Western Blues





Geçtiğimiz haftalarda bir cumartesi akşamı TV kanallarının hiçbirisinde yine dişime göre birşey yoktu.
Nedense cumartesi akşamları program yapımcıları hep “laylaylom” cinsi eğlencelere öncelik veriyorlar. Reyting meselesi anlaşılan.  Acaip yarışmalar, casting show’lar, talk show’lar, bol müzikli ve tepinmeli gösteriler vesaire.

Oradan oraya can sıkıntısıyla zap yaparken, kanallardan birinde bir western filmine rastladım. 1967 yapımı.  Takılıp kaldım biraz. Sonuna kadar seyrettim sonra. Arkasından başka western’ler geldi. Western akşamıymış meğerse.

Gecem kurtulmuştu.

Sonntag, 6. Januar 2013

Blog mu Yazalım, Kitap mı?



Yazmaya gönül vermiş kişilerin yüreğinde, her zaman bir kitap yatar. Yani, yazdıklarını bir kitap halinde bastırmak.

Ya da en azından bu, şimdiye kadar böyleydi.

Düşündüklerini, bildiklerini, derlediklerini, araştırdıklarını, biriktirdiklerini; kağıda, matbaaya, yayınevine filan ihtiyaç duymadan okurlara ulaştırmak olgusu ise, son birkaç senenin ürünü.

İnternet sağolsun.

Sonntag, 30. Dezember 2012

Facebook Katili


-         


       N’aber Kanka?
-          İyilik valla, n’olsun?
-           
-          N’apıyorsun hayatım?
-          N’apıcaz, yuvarlanıyoruz işte.
-           
-          Ne var ne yok yav?
-          İyilik, güzellik...Sende?
-           
-          Neler oluyor şekerim?
-          Valla bişey olduğu yok, hep eski terane işte!
-        

Samstag, 11. August 2012

HALAY






Yazamıyorum....

Hayır, ne yazacağımı bilmediğimden değil.

Aslında, boş bir beyaz sayfa önünde sıkıntıdan iç çekerek oturan yazarlardan değilim.

Yazan bir insanın yüreğini tutuşturan, kelebekler misali kafasının içine doluşan, parmaklarını klavyenin tuşlarına götüren o kadar çok şey var ki aslında.

Ama.... Ama nasıl anlatsam bilmem ki?

Freitag, 8. Juni 2012

Kürtaj ve Ana Rahminden Kaldırıma Düşmek!




Bazı insanlar yaşama gerçekten de bir sıfır yenik başlıyorlar!

Dünkü gazetelerin İnternet sayfalarında yer alan bir haber ve haberin bir videosu vardı.(Milliyet)
Ama ne haber! Haberin videosundan da görüldüğü üzere, Bağcılar, Mahmutbey mahallesinde gece saat 00:35 de, anne ve babasıyla yolda yürüyen 16 yaşındaki bir kız, karnında taşıdığı bebeği yürümekte iken doğuruyor, kız birşey kaybettiğini ancak birkaç adım daha attıktan sonra farkediyor.  Her üçü de durup iki adım geride yerde yatan „şeye“ hayretle bakıyorlar ve hemen sonrasında, hiçbir şey olmamış gibi yollarına devam ediyorlar.

Bu olay saniye saniye kameralarca tesbit ediliyor.  Olayın sonrasında, annesinin rahminden doğrudan doğruya soğuk kaldırım taşları üzerine düşmüş olan bebek, bir zaman  orada yatıyor. Yoldan geçen biri nihayet onu farkediyor. Derken birileri daha geliyor. İnsanlar ellerini kollarını sallayarak birşeyler konuşuyorlar. Hareketlerden anlaşıldığına gore, cep telefonuyla bir yerlere haber veriyorlar. Dakikalarca sonra nihayet bir ambülans geliyor. Ambülanstan inen görevliler yaklaşıp yerdeki “şeye” bakıyorlar, tekrar ambülansa gidiyorlar. Bebek hala yerde yatıyor. Daha sonra bir polis arabası geliyor. En sonunda nihayet bir şeyler getirilip bebek yerden alınıyor ve ve ambülansa konuyor.