İNTERMEZZO

Herşey geçiştir. Herşey geçicidir. Yaşamın melodileri ara nağmeleriyle birbirine bağlanır. Yaşam bazen bağlantılarda gizlidir.

Donnerstag, 25. Februar 2010

Karnaval Günleri



Ne banka iflasları, ne ekonomik kriz, ne işten çıkarılan işçiler, ne kapanmanın eşiğindeki otomobil devleri, ne siyasetteki kargaşa, ne Avrupa Birliği’nin para sorunları ne de dünyanın çeşitli yerlerindeki doğa felaketleri!



Geçen hafta batı dünyasının içine daldığı tek bir konu vardı: Karnaval!



Nedir bu karnaval, nereden gelir, nereye gider, ne için yapılır, kökleri nerededir? Hiç merak ettiniz mi?



Karnaval, Fastnacht, Fasching (Faşing), “Beşinci Mevsim” hepsi ayni geleneğin, yöreye göre değişen isimleri.



Birçokları bu günleri, Hristiyan dünyasının sınırsız çılgınlık günleri olarak bilir. Bir bakıma öyledir de. Ama sırf hristiyanlara ait değil, kökleri ta antik dünyaya dayanan bir gelenektir.



İlk defa 5000 sene önce Mezopotamya’da buna benzer bir çeşit bayramın kutlandığı biliniyor. Hz.İsa’nın dünya sahnesine çıkışından üç yüz yıl kadar önce yazıldığı tahmin edilen bir Babil yazıtında, Kral Gudea’nın tanrıların düğününü kutladığı yedi günlük bir bayram yaptığı kayıtlı. Eski Ege kültürlerinde de benzeri kutlamalar var.



Hristiyanlık öncesi Avrupa’sında, putperestlik zamanında, her yıl kış mevsimini kovma merasimleri yapılıyordu. Hristiyanlığın Avrupa’da sağlamlaşması ile, bu gelenek oruç tutma zamanı ile birleştirilmiş. Bundan da her yıl kutlanan karnaval doğmuş. Bu tabii ki yüzyıllar boyu gelişip şekillenmiş olan bir olgu, bir günde olup bitmiş birşey değil. Bu yüzden de daha başka gelenekler de işin içine karışmış. Örneğin Ortaçağ’da görülen „Narr“ (deli, çılgın, soytarı) kavramı da bu çorbaya atılmış. „Narr“ yani soytarı toplumu eğlendiren kişi, göze batar kıyafetler taşıyan, aptallığı, cahilliği, pot kırması ile tanınan bir tip. Bugünkü karnavalların çeşitli kılıklara girmiş, çeşitli maskeler taşıyan ve çeşitli konularla alay eden kişileri. Karnaval geleneğine, 19 yüzyılda Avrupa’daki Fransız istilası ile alay etmek geleneği de karışmış.



Karnaval’ın Hristiyanlıkla karıştırıldıktan sonraki anlamı, Paskalya’dan önce oruç tutulan ve et yenmeyen zamana giriş sayılması. Yani insanlar, oruç tutacakları müsamahasız bir zamana başlamadan önce, tabiri caizse, son bir kere daha eğlenip coşuyorlar. Bu eğlencelerin, „Aeschermittwoch“ (Kül çarşambası) denen çarşamba gününde bitmesi gerek. Resmen başlaması da, o çarşambadan önceki haftada, „kirli perşembe“ diye anılan gün. Yani insanların dökecek ne kadar kurtları varsa, perşembeden başlayarak, çarşambaya kadar dökmeleri gerek. Ondan sonrası oruç zamanı ve kırk gün sürüyor, Paskalya’ya kadar. Bu da Hz. İsa’nın çölde oruç tutarak geçirdiği zamanı hatırlamak için yapılıyor.



Bugünkü insanlar gerçekten karnaval sonrası zamanı oruçla geçiriyorlar mı, o ayrı bir konu. Genelde Karnaval hemen herkesçe kutlanıyor ama sonrası pek tutulmuyor.



Karnaval genelde bahara doğru kutlandığı halde, tam tarihi defalarca değişikliğe uğramış. Son haliyle Paskalya’dan önceki altıncı pazardan sonra gelen salı, orucun başlangıcı olarak tesbit edilmiş. Yani bu salı, her seneki Karnavalın da bitiş tarihi oluyor. Paskalya her sene başka bir zamanda geldiğinden, Karnavalın de tarihi her sene sabit değil. Paskalya, her sene ilkbahar dolunayından sonra gelen ilk pazar olarak belirleniyor.



Fasching kelimesi, vaschang kökünden geliyor, anlamı da oruçtan önce en son konan içki demekmiş. Karnaval kelimesinin de „ carne vale“ yani „Hoşçakal et“ kelimesinden türediği söyleniyor.



Karnaval zamanı ondokuzuncu yüzyildan beri Almanya’da onbirinci ayın onbirinde saat onbirde yapılan törenlerle başlatılıyor. Ondan sonra, „kirli perşembe“ye kadar çeşitli karnaval derneklerinin toplantıları, baloları olarak devam ediyor ve daha önce sözünü ettiğimiz perşembeden „Kül çarşambası“ na kadar da en yüksek noktasına ulaşıyor. Salıyı çarşambaya bağlayan gecede, bazı yörelerde samandan yapılmış „Nubbel“ denen bir kukla yakılıyor. „Kül çarşambası“nda, karnaval son buluyor. Bu günde, katolik kiliselerinde yapılan ayinlerde, her dindarın alnına külle haç işareti serpiliyor ve bununla, topraktan gelinip toprağa gidileceği hatırlatılmış oluyor.



Almanya dışında İsviçre, Lüksemburg , Avusturya gibi Avrupa ülkelerinden başka Rio, Venedig, Quebec, Cadiz şehirlerinde kutlanan karnavallar ünlü ve ABD’nin güney eyaletlerinde de bu gelenek devam ediyor. Latin Amerika’da kendine has başka bir stilde kutlanıyor.



Karnavalda sadece eğlence ön planda değil. Çeşitli şehirlerde yapılan kortejlerde, dünyanın ve özellikle kendi ülkelerinin politikacıları, başbakanları, başkanları oldukça acımasız bir hiciv diliyle eleştiriliyor, bu resmi geçitler için özel olarak inşa edilen kortej arabalarına yerleştirilen kuklalar ve çeşitli görsel temalarla, sene içinde kamu oyunda yankı bulan hangi olay varsa, o olay ve olaya karışanlar alaycı bir lisanla ortaya konuyor. Yani karnavalda en acımasız bir biçimde toplum kritiği gözler önüne serilebiliyor.



Basel şehrinde kutlanan Karnaval ise daha ayrıcalıklı. Basel protestan mezhebinde olduğundan, diğerlerinin karnaval kutladığı haftadan bir hafta sonra yapıyor karnavalını. Bunu katolik dünyasına karşı özel bir protesto olarak yapıyorlar.



Basel’deki karnaval eğlenceden çok, hiciv ağırlıklı. Yüzlerce amatör ve profesyonel şair ve ressam, „Fasnacht“ günlerinde kortejlerde gösterebilecekleri eserlerini, bütün bir yıl süren çalışmalarla hazırlıyorlar. Bu kentin kutlamalarının bir başka özelliği de, kortejlerde, flütlerle katılımcılar tarafından çalınan eski paralı askerlerin marşları.



Geçen hafta Avrupa „Karnaval“ını yaşadı.



Bu hafta ise Basel „Fasnacht“ı sırada.


Fasnacht 2008 den bir video


Fasnacht 2010 dan bir sahne.



Kaynak: Wikipedia

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen