İNTERMEZZO

Herşey geçiştir. Herşey geçicidir. Yaşamın melodileri ara nağmeleriyle birbirine bağlanır. Yaşam bazen bağlantılarda gizlidir.

Mittwoch, 24. August 2011

Okur'a Mektuplar - 3 (Avrupa Mektupları) Hava'dan, Hukuk'tan, Terör'den




Bu sene acaip bir yaz oldu buralarda. Hoş oralardaki de daha az acaip değildi ya. Haziran sonunda alev alev yanması gereken sahillerde, fırtınalar denizi karıştırıyor, soğuk bir rüzgar, akşamları deniz kenarında yemek yeme sefasını, el altında ceket, şal, hırka ne bulunursa üstüne geçirip, soğuğa direnme inadına dönüştürüyordu. Yaz ortasında Türkiye sahillerine giden bir insan, yanına palto da alacak değil ya! Neredeyse çeneler birbirine vurduğu halde, yemek bitene kadar dayanmak ve biter bitmez de, bir bahaneyle erkenden kapalı mekanlara kendini atmak.


Biz döndükten sonra, her yer yanmaya başlamış.

Donnerstag, 18. August 2011

Okur'a Mektuplar - 2


İşte yine klavye başındayım. Yine seninle konuşma isteği var içimde çünkü. Konuşacak ne çok şey var aslında.


Neler geçmişti aklımdan bugün sevgili okur? Yaşadığım, gezip gördüğüm yerlerden söz etmek istemiştim. İnsanoğlu denen şu varlığın, yüzyıllar boyu yaşam sürdürdüğü yerlerde inşa ettiği, kendisinden sonra gelenlere miras bıraktığı görülesi yapılardan, doğa dediğimiz şu muhteşem olgunun harikalarından bahsetmek istemiştim.


Evet, yaşam çabası birçoklarımız için neredeyse tüm zamanımızı alan bir uğraş. Ama buna rağmen ben her insanın, şu yaşlı yerküre üzerinde kültür ve sanat adına, doğa güzellikleri adına ne varsa, hepsini tanımaya, hepsinden nasibini almaya hakkı olduğuna inanıyorum. Çünkü yaşamımızı güzelleştiren, zenginleştiren şeylerdir onlar. Ve istisnasız her insan, insan ruhunu yücelten, insana insan olduğunu hissettiren bu değerlerden mahrum kalmamalı.

Montag, 15. August 2011

Okur'a Mektuplar – I




Merhaba sevgili okur! Şu anda bu satırları okumakta olduğuna göre, böyle hitabetmemde mahzur yoktur herhalde.


Bugün nedense seninle konuşmak, seninle dertleşmek geldi içimden. “Sen” diye hitabediyorsam, bağışla lütfen. Bu, seni kendime yakın hissettiğimden, yazarken seni benimle bir masa başında karşılıklı oturmuş, yazıya döktüklerimi, hatta dökemediklerimi bile benimle inceleyip, irdeler halde düşündüğümdendir. Bunu sakın bir saygı eksikliği, ya da nezaketsizlik olarak alma lütfen. Bunu tam aksine, bir saygı ve sevgi göstergesi olarak düşünebilirsen sevinirim. Hem böyle bir dertleşme, insanın “sen” diye hitabettiği biriyle yapılabilir ancak.

Mittwoch, 3. August 2011

BİZLER (17 Ağustos 1999 Depremi )



Biz
Bizleri bilirsiniz..
Bir yaz gecesi öldük!!
Gövdemize gömüldük!!


Karanlığın dibinden
Sessizliğin içinden
Böğürdü, taştı birden
Yakaladı kıskıvrak
Uyuyan bedenleri
Çeliktendi elleri
Buzlu ateş gözleri
Ve taştandı yüreği...