İNTERMEZZO

Herşey geçiştir. Herşey geçicidir. Yaşamın melodileri ara nağmeleriyle birbirine bağlanır. Yaşam bazen bağlantılarda gizlidir.

Mittwoch, 24. August 2011

Okur'a Mektuplar - 3 (Avrupa Mektupları) Hava'dan, Hukuk'tan, Terör'den




Bu sene acaip bir yaz oldu buralarda. Hoş oralardaki de daha az acaip değildi ya. Haziran sonunda alev alev yanması gereken sahillerde, fırtınalar denizi karıştırıyor, soğuk bir rüzgar, akşamları deniz kenarında yemek yeme sefasını, el altında ceket, şal, hırka ne bulunursa üstüne geçirip, soğuğa direnme inadına dönüştürüyordu. Yaz ortasında Türkiye sahillerine giden bir insan, yanına palto da alacak değil ya! Neredeyse çeneler birbirine vurduğu halde, yemek bitene kadar dayanmak ve biter bitmez de, bir bahaneyle erkenden kapalı mekanlara kendini atmak.


Biz döndükten sonra, her yer yanmaya başlamış.



Burada ise, nisan ve mayıs aylarında yaz olmaya karar veren hava, temmuz geldiğinde bu kararından vazgeçti, yaz ortasında sonbaharı bize yaşattıktan sonra, şimdi, ağustos sonunda, birdenbire tekrar yanıyoruz! Hem de ne yanmak. Sabahın erken serinliği kaybolduktan sonra, dışarıya burnunu bile çıkarabilene aşkolsun. Sıcak insanın kafasına beyzbol sopasıyla vurur gibi tak diye geçiyor. Termometre 35 lerde seyrediyor. Millet soluğu nehirlerde, göllerde, havuzlarda alıyor. Alabilenler tabii. Diğerleri de vantilatör, klima vs ile idare etmeye çalışıyor.


Buralarda biz hep havadan şikayet ederiz. Ya kapalıdır, ya soğuk, ya yağışlı ya da işte böyle çok kısa bir zaman da olsa, anormal sıcak.


Ha, bir de ekonomik krizden son zamanlarda. İşçi çıkaran firmalardan, bir aşağı bir yukarı inip çıkmaktan başı dönmüş borsadan, bu durumun para cüzdanlarına etkisinden, fiat artışlarından. Bu sonuncusu da yeni katıldı kervana. Avro’nun değer kaybetmesiyle tavan yapan İsviçre Frankı yüzünden, İsviçre çok pahalı bir ülke haline geldi. (Zaten fazla ucuz sayılmazdı) Millet bayağı üzülüyor değer kazanan parasına. İsviçre Avrupa Birliği’ne girmemekte direniyor ya, böyle sonuçları da oluyor bunun. Ama kimin aklına gelirdi o çok güvenilir bankaların, akılsızca yatırımlara girişip ekonomiyi karıştıracağı?


Para filan dedik de, sonuçta IMF eski başkanı Straus-Khan da paçasını kurtardı görünüşe göre. Aylardır olayı evirdiler çevirdiler ve tecavüze uğradığını iddia eden otel hizmetlisi kızı, yalancı ilan ettiler. İfadeleri çelişkiliymiş. Kızın avukatı Thompson davanın durdurulmasını isteyen New York savcılığına ateş püskürüyor ve hukukun çiğnendiğini ifade ediyor. İlahi Thompson, uluslararası arenada çiğnenen sadece hukuk mu?


Spordan da bolca söz edilir buralarda. Ama öyle oralardaki gibi hep futboldan değil. Futbol buralarda da başrolde ama araba yarışları, yüzme, atletizm, eskrim, kayak vs. de diğer başrolleri paylaşırlar. Bir de tenis tabii. Hele Federer ortaya çıktıktan sonra.


Terör'den de bahsederiz tabii. Zaman zaman Avrupa’nın her hangi bir yerinde patlayan bombalar bizi feci ilgilendirir. Afganistan’daki, Irak’daki olayları da yakından takibederiz. Hele son zamanlarda Mısır, Suriye, Yemen, Libya gibi Arap ülkelerinde yaşanan gelişmeler, habercilerimizin başlıca konularındandır. Halkların özgürlük istemi, özgür ve bağımsız İsviçre için tasvip edilecek bir şeydir. Neden dolayı böyle zincirleme bir biçimde ayaklanmalar çıkmaktadır konusuna fazla kafa yormayız. Yorsak da, açıktan söylemeyiz. Tarafsızız ya.


Şu bizim PKK da zamanında bayağı bir sorun olmuştur buralarda. Önce özgürlük savaşçıları olarak alkışlanmışlar, daha sonra karıştıkları uyuşturucu, haraç vesaire gibi olaylar bir bir ortaya çıktıkça, başlardaki sıcaklık soğumaya başlamıştır. Hele vaktiyle tüm Avrupa ülkelerine ilticacı pompaladıkları iyice anlaşıldığında, sıcak bir patatesi çıplak avuçta tutarmışcasına, ne yapacaklarını bilemez hale gelmişlerdir. Şimdilerde pek ilgilenmiyorlar, iltica sorunu da oldukça kontrol altına alındığından, PKK ile haberleri de pek geçmiyorlar. Şu sıralar Avrupa basınının süper starı Türk başbakanı olduğundan, “neylerse güzel eyler” hesabı, onun işlerine karışmak istemiyorlar gibi.


PKK dan söz edince, onun da artık silahlı saldırıyı bırakması zamanının geldiği aşikar. Sürüncemede kalmış silahlı mücadele, kendi taraftarına da yarardan ziyade zarar getirmekte çünkü. Bugüne kadar PKK’nın kendi halkına yalnızca faydalı olduğu da söylenemez. Birçoklarını baskı ile silaha zorlamış, birçoklarının ölümüne neden olmuş, birçoklarının yaşamını rayından çıkarmıştır. Yerini artık siyasal güçlere bırakmalıdır. Bu akıllılığı yapmazsa, kazandıklarını da kaybedebilir. PKK halkının lideri olmak iddiasında, iyi liderlik de yeri geldiğinde, gerekli barışı sağlamaktadır. “Silahlara Veda” zamanını iyi tayin etmek, bunun farkına varmak gerekir. Tabii ki bunu görecek göz olursa.


Şu sıralar buralarda korkulan terör ise, aşırı islamcıların terörü. Avrupa medyası, islam ile islamcı terörü birbirinden kesin ayırmaya son derece dikkat ediyor. Ama gündelik yaşamda, sokaktaki insanın da bunu böyle bir itina ile yaptığını iddia edebilmek zor. Sonuçlarını her zaman olduğu gibi suçsuzlar çekiyor. Ten rengi, dış görünüşü, giysileri ile böyle bir gruba ait olduğu tahmin edilenler, şüphe ile karşılanmaktan her zaman kurtulamıyorlar.


Havadan girdik söze, terörden çıktık.


Gerisi de başka bir sefere.


Hoşçakalın şimdilik.

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen