İNTERMEZZO

Herşey geçiştir. Herşey geçicidir. Yaşamın melodileri ara nağmeleriyle birbirine bağlanır. Yaşam bazen bağlantılarda gizlidir.

Freitag, 8. Juni 2012

Kürtaj ve Ana Rahminden Kaldırıma Düşmek!




Bazı insanlar yaşama gerçekten de bir sıfır yenik başlıyorlar!

Dünkü gazetelerin İnternet sayfalarında yer alan bir haber ve haberin bir videosu vardı.(Milliyet)
Ama ne haber! Haberin videosundan da görüldüğü üzere, Bağcılar, Mahmutbey mahallesinde gece saat 00:35 de, anne ve babasıyla yolda yürüyen 16 yaşındaki bir kız, karnında taşıdığı bebeği yürümekte iken doğuruyor, kız birşey kaybettiğini ancak birkaç adım daha attıktan sonra farkediyor.  Her üçü de durup iki adım geride yerde yatan „şeye“ hayretle bakıyorlar ve hemen sonrasında, hiçbir şey olmamış gibi yollarına devam ediyorlar.

Bu olay saniye saniye kameralarca tesbit ediliyor.  Olayın sonrasında, annesinin rahminden doğrudan doğruya soğuk kaldırım taşları üzerine düşmüş olan bebek, bir zaman  orada yatıyor. Yoldan geçen biri nihayet onu farkediyor. Derken birileri daha geliyor. İnsanlar ellerini kollarını sallayarak birşeyler konuşuyorlar. Hareketlerden anlaşıldığına gore, cep telefonuyla bir yerlere haber veriyorlar. Dakikalarca sonra nihayet bir ambülans geliyor. Ambülanstan inen görevliler yaklaşıp yerdeki “şeye” bakıyorlar, tekrar ambülansa gidiyorlar. Bebek hala yerde yatıyor. Daha sonra bir polis arabası geliyor. En sonunda nihayet bir şeyler getirilip bebek yerden alınıyor ve ve ambülansa konuyor.


Haberin devamında, onaltı yaşındaki genç annenin, mahallesindeki bir gençten hamile kaldığı, olayı ailesine anlatamadığı, sonrasında o gencin ağabeyi ve bir arkadaşı tarafından da şantaja maruz kalarak tecavüze uğradığı anlatılıyor. Kızcağız karnındaki bebeğin babasının kim olduğunu da bilmiyormuş. Hamileliği saklanamaz hale gelip gece yarısı doğum sancıları tuttuğunda da, anne ve babası kızlarını alarak bir hastahaneye doğru – yürüyerek- yola çıkmışlar. Bu yürüyüş esnasında bebek kaldırıma düştüğünde de, bebeği düştüğü  yerde bırakıp, kızlarını almışlar ve üstündeki kanlı elbiseleri değiştirip bir hastahaneye götürmüşler.  Hastahanedeki doktor kızın yeni doğum yaptığını anlayınca polise haber vermiş. Öte yandan yoldan geçenlerin farkettiği bebeğin de bulunmasıyla olay ortaya çıkmış.

Haberin bugünkü devamında, bebeğin götürüldüğü hastahanedeki doktor, bebeğin daha once doğurulmuş olabileceği konusunda şüpheler belirtse de, video doğumun gerçekten de kaldırımda yürürken meydana geldiğini açıkça gösteriyor.

Neresinden tutalım bu olayı, hangi yönüne dertlenelim?

Yaşamın tuzaklarından bihaber, yeterince korunamamış 16 yaşındaki bir kızın başına gelenler mi; yaşama saygıdan bihaber, toplum yasakları arasında sıkışmış anne babanın çaresiz cahilliği mi; korunmasız bir kızı çıkarları doğrultusunda kullanmakta tereddüt etmeyen vicdansızlar mı yoksa, dünyaya gözlerini açtığı ilk günde, sıcak anne rahminden soğuk kaldırım taşlarına fırlatılmış, ciğerlerine çektiği ilk nefesten itibaren kimsesiz kalmış, şu zaten zor dünyaya, birkaç katlı zor bir başlangıç yapmış zavallı kız bebek mi?

Çocuk yapmak işte bu kadar kolay!!

Küçücük bir yumurta ile, mikroskopik bir sperm hücresinin birleşmesi!!!

Her yerde, her zaman mümkün. Bir anlık bir zevk için, ötesini düşünmemek, ötesini umursamamak işte bu kadar kolay! Hele sorumluluk duygusu yoksa, dünyaya bir insan getirmenin ne demek olduğu hiç düşünülmemişse.

Bu tehlikeli doğum anındaki ölüm tehlikesini aşmış, yaşamda kalabilmişse bile, ne şansı var şimdi bu olaydaki bu kız bebeğin? Anne, bebeğini istemediğini ve devlete vermek istediğini söylemiş.

Devlete bağlı bir kurumda büyüyecek. Anne, baba, aile ne demek bilmeyecek. Sevgiyi belki de hiç öğrenmeyecek ya da ona ömür boyu hasret yaşayacak. Belki tüm olumsuzluklara rağmen normal bir insan olabilecek, büyük olasılıkla ama, çeşitli bakımlardan eksik bir insan yaşamı sürmek zorunda kalacak. Belki maddi bakımdan bir yerlere gelecek ama manevi açlığını hiç gideremiyecek. Belki topluma uyumlu bir insan olabilecek, belki de yaşamda kavuşamadıklarının acısını bu toplumdan çıkarmaya çalışacak. Ve dünyaya nasıl geldiğini ömür boyu unutamayacak.

Bebeklerin hamilelik döneminde ve doğum esnasında yaşadıklarını hafızalarına kaydettikleri ve hatta bu yaşadıklarının, olumsuz iseler, daha sonraki hayatlarında birçok defa travma sebebi olduğu, bugünkü tıpta kabul edilen birşey. Bu yüzden hamile kadınlar karınlarındaki bebeklerine müzik dinletiyor, onlarla konuşuyorlar ve bu yüzden günümüzde doktorlar, anne karnından çıkardıkları bebeği derhal annenin göğsüne yatırıyorlar ki, yaşamdaki ilk saniyelerinde sevgi ile karşılandığını hissetsin, yaşama olumlu bir başlangıç yapsın.

Anne rahmini terkeder etmez kaldırımın soğuk taşlarına düşmek ve orada çırılçıplak, yapayalnız bırakılmak!!!! Bu nasıl bir başlangıçtır?

Bu ve benzeri olaylar, son günlerdeki “kürtaj” tartışmalarına belki başka bir açıdan bakmayı gerektirmelidir aslında.

Bu kızcağız ve ailesi biraz daha bilgili olsalardı ve olayın en başlangıcında, bir bebeğin, bir insanın omuzlarına böylesi bir yük bindirecek bir doğumu doktor ve kanun denetiminde engelleselerdi, hem bu cocuk anne, hem aile hem de bebek açısından, daha iyi olmaz mıydı acaba?

Elbet ki böyle bir durumu önceden engellemenin başka akılcı yolları da var, çocuk yaştaki kızları bilgilendirmekten başlayarak, kondom ve çeşitli gebelik önleyici yöntemlerin kullanılmasına kadar. Ama olay bir kere bu hale gelmişse ve gebelik gerçekleşmişse?

Bir bebeği, bir insanı, daha baştan kaybedilmiş bir yarışa, daha en başından mağlup olmuş bir hayata mecbur etmenin mantığı nerede?

Eğer “kürtaj” her  hal-ü karda cinayetse, bu ve buna benzer durumlarda, bebeğini rahminden kaldırım taşlarına fırlatıp kaçıp giden anneyle ailesi ve bu çaresiz kıza tecavüz edenler ve  onu hamile bırakmış olan vicdansız ne yapmış oluyorlar?


Haberin linki:


http://gundem.milliyet.com.tr/insafsizligin-bu-kadari-soke-etti/gundem/gundemdetay/07.06.2012/1550475/default.htm

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen